19 Nisan 2018 Perşembe

12 Nisan 2018 Perşembe

Halil İbrahim Büyükoruç - Mekkeye

Rüyamda Mekkeyi gördüm
Beytullaha yüzüm sürdüm
Yüreğime hasret ördüm
Gidebilseydim Mekkeye
****
Mekke şehri Halilullah
Orda doğdu Rasulallah
Cana can katar Beytullah
Gidebilseydim Mekkeye
****
Beyaz ihram giyemedim
Hacı oldum diyemedim
Gözyaşımı silemedim
Gidebilseydim Mekkeye
****
Arafat dağını görsem
Toprağına yüzüm sürsem
Çıkıp ta murada ersem
Gidebilseydim Mekkeye
****
Babus-selamı açarlar
Gül kokuları saçarlar
Sanki kuş olup uçarlar
Gidebilseydim Mekkeye

26 Mart 2018 Pazartesi

İllallah Zikri



illallah, illallah, la ilahe illallah, zikir - Evliyanın büyükleri Kelime-i Tevhid zikrine çok ehemmiyet vermiş, dilden düşürmemeyi tavsiye etmiştir. Kelime-i Tevhi "La ilahe illallah" zikri faziletleri sayılamayacak kadar çoktur. Velakin, faziletleri karşılık olarak beklemek yerine sadece Şanı Yüce Allah'ın rızasına ermek niyeti ve amacı ile zikirlerimizi yapacağız inşallah. Tevhidi dilinden düşürmeyen kardeşlerime selam olsun. Sadece Allah rızası için zikir yapan kardeşlerime selam olsun. Allah her ne hayırlı muradınız var ise katından lütfu keremi ile ikram etsin. Yüce Allah tüm tevhid ehlini ahir zaman fitnelerinden korusun ve muhafaza eylesin. Amin. Video Hakkında Ses kaydı cep telefonundan çekilmiş ve görüntü after effects programında yapılmıştır. Bir kişi klonlanarak çoğaltılmıştır. Mekan photoshopta hazırlanmıştır. TAMAMEN AMATÖR bir çalışmadır. Grubumuz veya çokluğumuz olmadığından bu şekilde bu geceye özel hazırladık. Hatamız varsa affola. Saygı ve hürmetlerimle

Yunus Gibi Sevmek

16 Mart 2018 Cuma

KABİRDEKİLER İÇİN CUMA NEDİR BİLİRMİSİNİZ ?


KABİRDEKİLER İÇİN CUMA NEDİR BİLİRMİSİNİZ?
FAKİH Anlatıyor:
-Babam bana şöyle anlattı:
-Salih Meri, cuma gecesi, cuma namazını kılmak üzere mescide gitmek için yola çıktı. Kabristana uğradı. Kendi kendine şöyle dedi:
-Tan yeri ağarıncaya kadar kalayım.
Kabristanın içine girdi. İki rekat namaz kıldı. Bir kabre dayandı. Gözlerine uyku geldi. Şöyle bir rüya gördü: Kabirde yatanlar kabirlerinden çıkmışlar, halka halka olup oturmuş, konuşuyorlar.
Bir de baktı ki,onlardan ayrı, kirli elbiseli bir genç, bir köşede, üzüntülü bir halde oturuyor. Onu yanlarına oturtmuyorlar. Oradakilerin hepsine tepsi tepsi, üzeri mendillerle örtülü hediyeler gelip dağıldı. Herkes kendi tabağını aldı; sonra kabrine girdi. En sonuna bu genç kaldı.
O da üzüntülü bir halde, kalktı; kabre girmek istedi. Hemen ona sordum:
-Hey Allah'ın kulu, sende gördüğüm bu üzüntü neden? Sonra gördüğüm bu hal nedir?
Bana şöyle dedi:
- Ey Salih Meri, sen o tepsileri gördün mü?
- Evet, gördüm, deyince şöyle anlattı:
- O tabaklar, hayattakilerin ölülerine hediyeleridir. Onların adına verdikleri sadaka, yaptıkları dua, cuma geceleri onlara gelir.
Daha sonra şöyle dedi:
- Ben, Sindli biriyim. Anam hacca gitmek istedi; beraber yola çıktık. Basra’ya gelince öldüm. Bundan sonra anam evlendi. Kendisinin bir oğlu olduğunu ve öldüğünü kocasına anlatmadı. Dünyaya daldı. Ne bir işaretle ne de bir sözle beni andılar.
Ölümümden sonra beni hatırlayan kimse olmayınca üzülmek bana haktır.
Sordum:
-Senin ananın evi nerede?
Onun yerini bana anlattı.
Sabah oldu Namazımı kıldım. Sonra gittim. O kadının evini sordum, buldum.
Yanına gittim,izin istedim. Kendimi ona tanıttım, kapıdan:
-Ben Salih Meri'yim, dedim. İzin verdi, içeri girdim.
Şöyle dedim:
-Benim söyleyeceğim söz, senin söyleyeceğin söz hiç kimse tarafından duyulmamalıdır. Böyle istiyorum.
Ona yaklaştım, aramızda bir perde kaldı.
Şöyle sordum:
-Sana Allah'tan rahmet dilerim, çocuğun varmı?
-Yoktur.
Tekrar sordum:
-Daha önce bir çocuğun olmuş muydu?
Derin bir nefes aldı, sonra şöyle dedi:
-Benim bir genç oğlum vardı, öldü.
Bunun üzerine durumu ona anlattım. Ağlamaya başladı.
Sonra şöyle dedi:
-Ey Salih! O benim ciğerparem, kalbim idi. İçim onun yuvası olmuştu. Göğüslerimden ona süt içirdim. Kucağım onun sığınağı idi.
Daha sonra çıkardı bana bin dirhem verdi. Ve şöyle dedi:
-O sevdiğim göz nurum için bunları dağıt. Kalan ömrümde onu duadan unutmayacağım. Onun için sadaka vereceğim.
Gittim, o bin dirhemi dağıttım.
Ertesi cuma geldi. Cumaya gitmeyi istedim. Yine kabristana uğradım.İki rekat namaz kıldım, sonra bir kabre dayandım. Yine dalmışım. Baktım ki, bir cemaat yine çıkmış. Bu arada o genci gördüm. Üzerinde beyaz bir elbise vardı. Sevinçli ve mesrurdu.
-Ey Salih! Allah bizim için seni mükafatlandırsın. Gönderdiğiniz hediye bize geldi.
Ona dedim ki:
-Siz kabirdekiler cumayı bilir misiniz?
Şöyle anlattı:
-Evet biliriz. Havadaki kuşlar bile onu bilir. Cuma günü için birbirlerine şöyle derler:
-Bu faziletli gün için, selam,selam...
Okuduysanız beğenip paylaşalım bu güzel kıssayı herkes okusun

2 Mart 2018 Cuma