13 Ağustos 2018 Pazartesi

MEZARLIKTAN GELEN KABİR VİDEOSU (Ölmeden Önce izle)









MEZARLIKTAN GELEN KABİR VİDEOSU (Ölmeden Önce izle) (+15) Kabre Girince Başına Tek Tek Gelecekler! Gözlerini Kapat ve Dinle! Kabirdesin, yapayalnızsın. Kabir Hayatı nasıl olacak ? Orada ne yapacaksın ? Sahip olduğumuz herşey birgün bizi terkedecek. Peki buna hazır mıyız ? Göz yaşlarına hakim olamayacaksın . Kabir Hayatı Nasıl Olacak ? Fatih Yağcı Kabir Sohbeti!

6 Haziran 2018 Çarşamba

27 Mayıs 2018 Pazar

Annesini üzen gence yapılan kabir azabı!








Annesini üzen gence yapılan kabir azabı!

Annesini üzen çocuk annesini üzen cocuklar kabir azabı gören kadın mezarda azap gören genç

Annesini üzen gence yapılan kabir azabı!..

Peygamber Efendimiz (sav.) Selman-ı Farisî hazretleri ile kabristana gitmişlerdi.

Resulullah efendimiz, bir kabrin başına varınca gözyaşları dökmeye, hatta hırka-i saadeti ıslanıncaya
kadar ağlamaya başladılar.

Selman-ı Farisi hazretleri; - Ya Hayrelbeşer! Ağlamanızın sebebi nedir? dedi.

Resûl-i Ekrem Efendimiz; - Bu kabirde yatan bir delikanlıdır; ona şiddetli azap olunmaktadır.

Kardeşim Cebrail’e bu ehl-i kabre neden bu kadar azap edildiğini sordum, anasına asî olduğunu ve anasının da ona hakkını helâl etmediğini söyledi.

Sen git Bilâl’e söyle, Medine halkını buraya çağırsın, buyurdular. “O, BENİM OĞLUMUN KABRİ” Selman-ı Farisî hazretleri gidip hazreti Bilâl’e durumu anlattı, o da bütün Medine ahalisine duyurdu...
Medineliler bölük bölük kabristana gelmeye başladılar. Peygamber efendimiz, gelenlere ve herkese “Sahibi olduğunuz kabrin başına varın” buyurdular...

Biraz sonra elinde asası olduğu halde yaşlı bir kadın geldi, Peygamber Efendimizin başında beklediği kabrin yanına yaklaşıp durdu. Resulullah Efendimiz; - Burada yatan senin neyin olur? diye sordu. Kadın da oğlu olduğunu söyledi.

Resulullah efendimiz; - Oğluna dargın mı idin? diye sordu. Kadıncağız dargın olduğunu söyledi ve oğlunun kendisine yaptığı eziyeti şöyle anlattı: - Bir gece eve geç gelmişti. Kapıyı birkaç defa çalmış, ben kapıyı açtığım zaman geç açtığım için beni eliyle itti, kolumu ve gönlümü incitti, ondan sonra da iflah olmayıp bu dünyadan göçüp gitti...

Peygamber efendimiz, ihtiyar kadına; - Oğlunun hâline bir bak! Eğer sen hakkını helâl etmezsen oğlun kıyamete kadar bu azabı çekecek, ondan sonra da cehennem azabı çekecek, diyerek gözlerinden dünya perdesini kaldırdı.

 “BEN HAKKIMI HELAL ETTİM” Kadın, oğlunun bu hâlini görünce dayanamadı; - Ya Rabbi! Oğlumu affet, ben ona hakkımı helâl ettim, diye Allah’a yalvarmaya başladı. Cenab-ı Hak da o andan itibaren hemen ondan kabir azabını kaldırıp, başka bir günahı olmayan bu gencin kabrini, cennet bahçesine çevirdi. Peygamber Efendimiz; - Siz kabri ne zannettiniz, kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe, ya cehennem çukurlarından bir çukurdur, buyurdular...

16 Mart 2018 Cuma

KABİRDEKİLER İÇİN CUMA NEDİR BİLİRMİSİNİZ ?


KABİRDEKİLER İÇİN CUMA NEDİR BİLİRMİSİNİZ?
FAKİH Anlatıyor:
-Babam bana şöyle anlattı:
-Salih Meri, cuma gecesi, cuma namazını kılmak üzere mescide gitmek için yola çıktı. Kabristana uğradı. Kendi kendine şöyle dedi:
-Tan yeri ağarıncaya kadar kalayım.
Kabristanın içine girdi. İki rekat namaz kıldı. Bir kabre dayandı. Gözlerine uyku geldi. Şöyle bir rüya gördü: Kabirde yatanlar kabirlerinden çıkmışlar, halka halka olup oturmuş, konuşuyorlar.
Bir de baktı ki,onlardan ayrı, kirli elbiseli bir genç, bir köşede, üzüntülü bir halde oturuyor. Onu yanlarına oturtmuyorlar. Oradakilerin hepsine tepsi tepsi, üzeri mendillerle örtülü hediyeler gelip dağıldı. Herkes kendi tabağını aldı; sonra kabrine girdi. En sonuna bu genç kaldı.
O da üzüntülü bir halde, kalktı; kabre girmek istedi. Hemen ona sordum:
-Hey Allah'ın kulu, sende gördüğüm bu üzüntü neden? Sonra gördüğüm bu hal nedir?
Bana şöyle dedi:
- Ey Salih Meri, sen o tepsileri gördün mü?
- Evet, gördüm, deyince şöyle anlattı:
- O tabaklar, hayattakilerin ölülerine hediyeleridir. Onların adına verdikleri sadaka, yaptıkları dua, cuma geceleri onlara gelir.
Daha sonra şöyle dedi:
- Ben, Sindli biriyim. Anam hacca gitmek istedi; beraber yola çıktık. Basra’ya gelince öldüm. Bundan sonra anam evlendi. Kendisinin bir oğlu olduğunu ve öldüğünü kocasına anlatmadı. Dünyaya daldı. Ne bir işaretle ne de bir sözle beni andılar.
Ölümümden sonra beni hatırlayan kimse olmayınca üzülmek bana haktır.
Sordum:
-Senin ananın evi nerede?
Onun yerini bana anlattı.
Sabah oldu Namazımı kıldım. Sonra gittim. O kadının evini sordum, buldum.
Yanına gittim,izin istedim. Kendimi ona tanıttım, kapıdan:
-Ben Salih Meri'yim, dedim. İzin verdi, içeri girdim.
Şöyle dedim:
-Benim söyleyeceğim söz, senin söyleyeceğin söz hiç kimse tarafından duyulmamalıdır. Böyle istiyorum.
Ona yaklaştım, aramızda bir perde kaldı.
Şöyle sordum:
-Sana Allah'tan rahmet dilerim, çocuğun varmı?
-Yoktur.
Tekrar sordum:
-Daha önce bir çocuğun olmuş muydu?
Derin bir nefes aldı, sonra şöyle dedi:
-Benim bir genç oğlum vardı, öldü.
Bunun üzerine durumu ona anlattım. Ağlamaya başladı.
Sonra şöyle dedi:
-Ey Salih! O benim ciğerparem, kalbim idi. İçim onun yuvası olmuştu. Göğüslerimden ona süt içirdim. Kucağım onun sığınağı idi.
Daha sonra çıkardı bana bin dirhem verdi. Ve şöyle dedi:
-O sevdiğim göz nurum için bunları dağıt. Kalan ömrümde onu duadan unutmayacağım. Onun için sadaka vereceğim.
Gittim, o bin dirhemi dağıttım.
Ertesi cuma geldi. Cumaya gitmeyi istedim. Yine kabristana uğradım.İki rekat namaz kıldım, sonra bir kabre dayandım. Yine dalmışım. Baktım ki, bir cemaat yine çıkmış. Bu arada o genci gördüm. Üzerinde beyaz bir elbise vardı. Sevinçli ve mesrurdu.
-Ey Salih! Allah bizim için seni mükafatlandırsın. Gönderdiğiniz hediye bize geldi.
Ona dedim ki:
-Siz kabirdekiler cumayı bilir misiniz?
Şöyle anlattı:
-Evet biliriz. Havadaki kuşlar bile onu bilir. Cuma günü için birbirlerine şöyle derler:
-Bu faziletli gün için, selam,selam...
Okuduysanız beğenip paylaşalım bu güzel kıssayı herkes okusun