Zikrin manası, Allah-u Teala'nın yüceliğini meth-ü sena etmek maksadı ile dilden ve gönülden gelen güzel kelimelerle anmak demektir.
Zikrullah: marifetullah yolunun esası, kalbin ve ruhun kavuşturucusu, imanın alameti, ibadetin özürüdür.
Zikrullah: kalplerin nuru, ruhların huzurudur. Gözlerin cilası, her derdin devasıdır.
Zikrullah: kalbe itminandır, enistir en iyi arkadaştır.
Zikrullah: meşkul olmak, kalbin düzelmesinin aslıdır. Geceleri zikrullahla ihya etmek, amellerin üstünü hallerin en güzelidir.
Zikrullah ile gönül masivadan, her türlü pisliklerden temizlenir. Zikrullahla kalbi mamur olanın işi ve ahlakı güzel olur.
Zikri Allah olanın fikri Allah olur. Zikrullaha devam Allah dostlarının adetidir, Allah-u Teala'nın bir nimetidir. Hakk'ı zikredeni Hakk da zikreder.
İlahi Emir:
Zikrullah ilahi bir emir gereğidir.
Hakk Celle ve Alâ: ''Benim zikrim için namaz kıl!'' (Taha:14) Allahu Teâlâ buyuruyor ki: ''Beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın bana nankörlük etmeyin.'' '' Ey iman edenler Allah'ı çokça anın'' '' Allah'ı çokça anan erkekler ve çokça anan kadınlar var ya; Allah işte bunlar için mağfiret ve büyük bir mükâfat (Cennet) hazırlamıştır'' '' Zikrullah elbette en büyük (ibadet) tir.'' buyuruluyor. (Ankebut:45) Zikrullahtan daha büyük bir şey yoktur. Allah-u Teâlâ Mâaide süre-i şerif'inin 91. Âyet-i kerime'sinde zikrullahile namazı ayrı ayrı beyan etmiştir: '' Şeytan, içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi zikrullahtan ve namazdan alıkoymak ister'' Peygambersallallahu aleyhi ve sellem-de şöyle buyurmaktadır. ''Rabbini zikreden ile Rabbini zikretmeyenin misali, diri ile ölü gibidir.'' Yine şöyle buyurmaktadır:
'' Amellerinizin en hayırlısı, Melikiniz katında en geçerli olanını, dereceleriniz içerisinde en yükseğini, altın ve gümüşü allah yolunda harcamanızdan daha hayırlısını, düşmanınızla karşılaşıp sizin onların boyunlarını vurmanızdan, onların da sizin boyunlarınızı vurmasından daha hayırlısını size bildireyim mi? Sahabe: ''Evet'' dediler. Buyurdu ki: ''Allah Teâlâ'yı zikretmektir.''
''Besmele'' Bismillahirrahmanirrahim sözünün kısaltılmış şeklidir. Hayırlı bir işe başlarken, Allah-u Teala'nın İsmi-i Şerifini anmak ve bu mübarek İsmi-i şerif ile başlamak manasına gelir.
Meali ise; Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla demektir.
Çünkü O Rabb'dır, lütüf ve kerem sahibidir. Rahmeti engin, ihsan ve ikramları boldur.
Allah-u Teal-a Habib-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem-ini bütün işlerinde, önce Zat-ı Akdes'ini güzel isimlerini zikretmeyi öğreterek yetiştirdi. Bunu bütün mahlukatı için, uyacakları bir hüküm, takip edecekleri bir yol kıldı.
Müslüman besmele çekmekle, “Kendi adıma veya başka bir varlık adına değil, sadece Allah Teâlâ adına, O’nun rızasını kazanmak umuduyla ve O’nun izni çerçevesinde bu işi yapmaya başlıyorum.” demiş olur. Diğer yandan besmele için Yüce Allah’ın doksan dokuz ismi içinden özellikle “Rahmân” ve “Rahîm” isimlerinin seçilmiş olması son derece anlamlıdır. Besmele çeken bir mümin, Allah Teâlâ’nın engin rahmet ve merhametini ifade eden bu isimleri söylemekle, bütün söz ve davranışlarında rahmet ve merhameti prensip edineceğini ilân etmiş olur.
"Hocam ben adli tıp uzmanıyım. Size başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum.
İşim gereği her gün ölüme bakıyorum. İnancımdan inşallah Rabbim hoşnuttur.
Başım açık geziyorum ama 14 yaşımdan beri namazımı, orucumu bırakmıyorum.
Geçen sene bir rüya gördüm, bir ses "kızım, beni erkeğe gösterme, yarın beni getirecekler kızım, vebalim sende" dedi. Beyaz, başörtülü, nur yüzlü bir teyze.
Uyandım, hayırdır inşaallah dedim. Sabah işe geldim.
Aa bir baktım rüyamda gördüğüm teyze. Huzurevinde ölmüş.
Oğlu inceleme talep etmiş. Ölüm saatine baktım, rüyayı gördüğüm saatti. İçim kötü oldu. Erkek arkadaşlara bu işlemi ben yapayım dedim ve teyzenin otopsisini yaptım. Her yerinden nur akıyor gibi geldi bana. Hani ölü yıkarken ölü yardım eder derler ya aynen öyle, teyze de sanki bana yardım etti. Masaya dökülen birkaç saç telini dahi topladım, teyzenin saçlarının içine koydum. Başörtüsünü ve kıyafetlerini kanun gereği torbaya koyarız. Başında bırakamadım. İşlem bitti ve ceset torbasına koyup teslim ettik.
Oğlu ve gelini vardı, "başınız sağ olsun, mekânı cennet olsun" dedim. Oğlu bana, "Bırakın bu safsatayı, Cennet, Cehennem bu dünyada, anneme bunu anlatamadık, bari siz anlayın" tarzında bir şeyler söyledi. "Anneniz neden huzurevindeydi" dedim. "Orada yaşıtlarıyla mutlu olsun diye" dedi. Geldiği huzurevi de Ankara'nın en lüks huzur evi, çok pahalı bir yer. Ünlüler, zenginler falan var. Oğlunun Ostim'de fabrikası varmış. O kadar zenginlikte anacığını oraya terk etmiş. Akşam eve gidince teyzenin ruhuna Yasin okudum. O gece teyzeyi rüyamda annemle birlikte Kâbe'de gördüm. Annem iki sene evvel rahmetli olmuştu. Abdestini aldı, namaza duracakken fenalaştı ve kaybettik. Sizinle paylaşmak istedim hocam."