14 Şubat 2021 Pazar

Hafız

İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti.

Kayıt için adını sorduğumda, “Fatma”, dedi. Hiç de çekinmeyen bir tavırla…
Ve ekledi:
“Eğer hafız yaptırmazsanız kayıt yaptırmak istemiyorum”.
Böyle tehdit edercesine konuşması onu yaşından daha olgun gösteriyordu.

Tebessümle:
“Korkmayın küçük hanım siz isteyin hafız da yaparız, hoca da…”

O küçük gözlerinin içi parıldadı birden.


Annesi:

“Hoca hanım kusuruna bakma hele sen, ille de hafız olucam der de başka bir şey demez. Bizim köyün hocasından duymuş. Peygamberimiz hafız olanlara Cennette taç giydirilecek demiş herhalde.

Siz daha iyi bilirsiniz ya köylü kafası, biz de bu kadar duyduk anladık. Bu da çocuk işte. “Tabi teyze ne demek, keşke herkes sizin gibi duyduklarından etkilense de teslim olsa… Siz hiç merak etmeyin kızınız önce Allah´a sonra bize emanet.”

Kadıncağız elime yapıştı, öpecekken geri çektim, utandım. Tuttum, ben onun elini öptüm. Gözleri yaşardı:”Hoca hanim bu eller, gözler hep günahlı asil sizinkiler öpülmeye layık. “Estağfurullah teyze”, dedim. “O ahirette beli olur”.

Bu konuşmadan sonra kaydını yaptığımda Fatma’nın Erzurumlu olduğunu öğrendim. Bir an düşündüm. ‘Küçük nasıl kalacak bu kadar buralarda’… Zaman ilerledikçe Fatma’nın edepli tavırları daha da çok etkiledi beni. Azimliydi, Geceleri uykusunun arasında ayetleri sayıklarken görüyordum çoğu kez. Böyle devam ederken arada bir bana gelip soru soruyordu.

Bir gün: “Hocam hafız olmak içi Kur’ân’ı bitirmek mi lazım” diye sordu. Bende: “Tabi ki hepsini ezberleyeceksin ki hafız adını alacaksın. “Bu cevabıma çok üzülmüş gibiydi. Bir şey demek istiyordu sanki… Teşekkür etti ve döndü arkasına gitti.

Derslerim arasında onlara sürekli Kur´ân ezberlemekle işin bitmeyeceğini mutlaka içindekileri uygulamanın gerektiğini hatırlatıyordum. Talebelerden biri: “Hocam” dedi. “Fatma’nın annesi ona abdestle olmayanın hafızları dokunamayacağını söylemiş doğru mu?” diye sordu. Çok ilginç doğrusu. Maşallah dedim. “Osmanlı zamanında atalarımız Kur´ân´a ve hafıza kıymet verdiklerinden öyle yaparmış” dedim. Çok hoşlarına gitmişti bu iş.

Hepsi âdeta kendilerini ulaşılması zor, kasa içindeki altın gibi görüyorlardı. ‘Görsünler’ dedim içimden, bu yaşta buralara gelmişler. Allah’ın kelâmını ezberliyorlar, onlara fazla görmem bunu.

Bu arada Fatma ara sıra rahatsızlanıyor ve revirde yatıyordu. Zaman geçtikçe Fatma’nın morali ve sağlığı daha da çok bozuluyordu. Bir gün dersini 2 kez aksatınca sordum: “Ne oldu yoksa anneni mi özledin ? “Hayır”, dedi. “Neden moralin bozuk? Sık sıkta hasta oluyorsun” dedim. “Yanlış anlamayın, inan ki annemi özleyip de gitmek istediğim yok. Burayı çok seviyorum. Allah´ımdan çok korkuyorum. Buraları terk edersem bana âhirette hesabını sormaz mı? “Bir şey diyemedim. Suçlu bile hissettim kendi mi. O küçük kalpte bu ne imandı Ya Rabbi! Onu hayranlıkla izliyordum.

Bir gün çok rahatsızlandı. Doktora götürmek zorunda kaldık. Bir çok tahlillerden sonra arkadaşım olan doktor hanim:”Hoca hanım derhal bu talebeyi ailesinin yanına gönder” dedi. Şaşkınlıkla: “Neden?” diye sordum. Bana: “Belki üzülecek hatta inanmayacaksın ama bu talebe “KANSER”.Âdeta basımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Sanki her tarafıma Rabbimin Rahmet sıfatı tecelli etmiş, şefkat sarmıştı.

Hastaneden ayrılırken Fatma´ya hiç bir şey diyemedim. Oysa anlamış gibi bana sorular sorup dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. Kulağıma eğilerek: “Hocam” dedi. “Azrail insanların canını alırken nasıldır?”

Ağlamamak içi zor tutum kendimi: “Güzel bir sûrettedir, mümin kullara”, dedim. Sevindi, sanki mırıldandı: “Belki hafız olamam ama Elhamdülillah müminim” diye.

Şimdi anlamıştım bana önceden sormuş olduğu soruyu. Demek ki hastalığını biliyordu. Hafız olmak içi Kur´ân´ı bitirmek gerektiğini söylediğimde neden üzüldüğünü şimdi anlamıştım.

Bir kaç gün sonra eşyalarını hazırlamaya başladık. Çünkü dayanılmaz acılar içinde olduğunu görüyorduk. Evine gitmesi gerekiyordu. Ailesi geldi. Fatma yanıma gelerek: “Bana kızmadınız değil mi? Eğer söyleseydim belki kursa almazdınız.

“”Ne demek nasıl kızarım sana”, dedim “Hem sonra sakın üzülme hafızlığımı bitiremedim diye. Bu yola girdin ya, Rabbim seni hafızlar zümresinden yazmıştır inşallah”, dedim.

Öyle sevindi ki sarıldı boynuma: “Gerçekten ben simdi hafız sayılır mıyım? Anne bak duydun değil mi? “Ya Rabbi bu ne aşktı. Rabbimin hikmeti tecelli etse de iyi olsaydı su Fatma ne güzel bir kul olurdu. Böylece Fatma’yı Erzurum´a uğurladık.

Çok geçmedi. Bir iki hafta sonra ailesi ağırlaştığı haberini verdi. Bu bir iki hafta içinde ondan iki mektup almıştım. Bana hep hafızlık tacını merak ettiğini, rüyalarına bile girdiğini yazıyordu.

Bir gün sabah namazından sonra telefon çaldı. Fatma’nın annesiydi karşımdaki ses. Ağlamaklı bir sesle: “Hoca hanim Fatma’yı uğurladık. Rica etsem bir hatim okur musunuz” deyince bende dayanamadım ağlamaya başladım. Annesi beni teselli edercesine telefonu kapatmadan: “Size ölmeden önce sunu söylememi istedi”, dedi. Hıçkırarak: “Anneciğim hocama söyle Azrail söylediğinden de güzelmiş”

BU NASIL İMAN YA RABBİ

Rahmet ve merhametinle üzerimize esenlik yağdır.

 Alemlerin Rabbi kendinden başka hiç bir ilah olmayan, ey gariblerin, yetimlerin, kimsesizlerin tek ve gerçek sığınağı hataları affeden, kusurları örten, derdini demeyenlerin bile derdini bilen, gözlerin görmediğini gören,,kulakların duymadığını duyan Yüce Rabbimiz Allah'ım Nefsini temize çıkaranların, Kibir ile arzında kulluk satanların, Mahlukunu hor ve hakir görenlerin değil.

Dua

Gariblerin kimsesizlerin hürmetine, Üstü yırtık, kalbi kırık, mahzun ve sana aşık kulların hürmetine! Mazlumlar, mahzunlar, öksüz ve yetimler hürmetine! Secdede gözyaşı ile sana yalvaranlar hürmetine, kulluğuna layık gördüklerin hürmetine, Yarım yamalak "Rabbim" diyenler hürmetine! Onları da beni de tüm mü'minleri de selamete erdir. Rahmetinle kuşat merhametinle muamele et. Lütuf ve kereminle ikram et! Her halimiz sana ayandır. Gönlümüzden geçenler, dilimize gelmeyenler, hatırladıklarımız ve unuttuklarımız dahi senin ilmindedir. Her halimizi hayreyle! Gözümüzü gönlümüzü lisanımızı zikrinle pak eyle . Bizleri katından irşad eyle. Koru ve muhafaza eyle! Ahir zaman fitnelerinden, şeytanın, deccalin ve tüm yarattıklarının şerrinden, zulmetmekten, kul hakkına girmekten, sana asi olmaktan ve seni unutmaktan bizleri muhafaza eyle! Kibirden, haset ve kıskançlıktan, kendini eksiksiz sanmaktan, zulmü desteklemekten, zalimi sevmekten, mahlukuna hor bakmaktan ve işlediği günahlar sebebiyle gazabına uğramaktan SANA Sığınırım.


Ey Rabbimiz !

Ey sahibimiz Ey kimsesizlerin "kimse"si! gariblerin tek sığınağı, İslam dinini tüm dünyaya hakim eyle Bizleri uyandır! Ümmeti Muhammedi uyandır! Tüm müslümanları uyandır! Tüm insanlığı uyandır! Ahir zamanın zifiri karanlığında kaybolmak üzereyiz. Her yan karanlık, her yan zulüm. Her yanımız haramlar, her yanımız fitne.

Rahmet ve merhametinle üzerimize esenlik yağdır.

Muhammed Mustafa (sav)'in nuru ile tüm zulmeti söndür. Gözleri gördür, kulakları duydur. Hakkı hak, batılı batıl olarak bizlere bildir. Salihlerinle, sadıklarınla, ilmu leduna vakıf aktablarınla, Üçler yediler kırklarınla HAKKI AYAĞA KALDIR BATILI YERE BATIR

Amin.

Fatiha ve Salavat

29 Eylül 2020 Salı

Allah'ın 99 İsmi Ve Türkçe Anlamları(Esma-Ül Hüsna )



Allah'ın 99 İsmi Ve Türkçe Anlamları(Esma-Ül Hüsna )

ESMAÜ'L HÜSNA - 99 HAZiNE
"En güzel isimler (Esmaü'l Hüsna) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin." 
[ ArafSuresi,180 ] "Allah'ın 99 ismi vardır, Kim bunları sayarsa [Ahsaha] cennete gider"
 [ Buhari, Müslim ] 

Allah(c.c)
AnlamıKendinden başka hiçbir ilah bulunmayan tek bir ilah olan, tüm isim ve sıfatları kendisinde toplayan anlamına gelmektedir.


Er-Rahman
Anlamı:Esirgeyici bütün mahlukatına rahmetiyle muamele eden (dünyada) pek merhametli olan çok Rahmetli olan görünür görünmez her şeye rahmeti tecelli ettiren Yüce zat Allah bu isminin tecelliyatıyla inanan inanmayan dua eden etmeyen herkese rahmet eder ve ihsanda bulunur.

Er-Rahim
Anlamı: Bağışlacıcı, sevdiklerine ve müminlere merhamet eden (ahirette) Dünya işlerinde rabbini unutmayıp mümin olarak yaşayan ve vefat eden kullarına rahmet eden, onları bağışlayan.

El-Melik
Anlamı: Mülkün sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan bütn kainatın sahibi ve mutlak hükümdarı.

El-Kuddüs
Anlamı: Hatadan gafletten,her türlü eksiklik ve ayıplardan münezzeh olan.

Es-Selam
Anlamı: Her türlü tehlikelerden kullarını selamete çıkaran,cennettekikullarına selam eden, her çeşit afet ve kederlerden emin olan.

El-Mü'min
Anlamı: Kullarına emniyet veren.. Kendinin ve peygamberlerinin doğruluğunu ortaya koyan, kullarına yaptığı vadinde sadık olan.

El-Müheymin
Anlamı: Saltanatı hakkında dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi gözetip koruyan

El-Aziz
Anlamı: üstün, kuvvetli, güçlü, şerefli, izzet sahibi, mağlup edilmesi imkansız olan her şeye galip olan.
El-Cebbâr
Anlamı: Azamet ve kudret sahibi. Dilediğini yapan ve yaptıran. Hükmüne karşı gelinemeyen.

 El-Mütekebbir 
Anlamı: Büyüklükte eşi, benzeri yok.

El-Hâlık
Anlamı:Yaratan, yoktan var eden. Varlıkların geçireceği halleri takdir eden.

El-Bâri
Anlamı: Her şeyi kusursuz ve mütenasip yaratan.


 El-Musavvir
Anlamı: Varlıklara şekil veren ve onları birbirinden farklı özellikte yaratan.

 El-Gaffâr
Anlamı:  Günahları örten ve çok mağfiret eden. Dilediğini günah işlemekten koruyan.

El-Kahhâr
Anlamı: Her istediğini yapacak güçte olan, galip ve hâkim.

El-Vehhâb 
Anlamı: Karşılıksız nimetler veren, çok fazla ihsan eden.

Er-Razzâk
Anlamı: Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan.

 El-Fettâh
Anlamı: Her türlü sıkıntıları gideren.

El-Alîm
Anlamı: Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi, ezeli ve ebedi ilmi ile en mükemmel bilen.

El-Kâbıd
Anlamı: Dilediğinin rızkını daraltan, ruhları alan.


El-Bâsıt
Anlamı:  Dilediğinin rızkını genişleten, ruhları veren.

 El-Hâfıd 
Anlamı: Kâfir ve facirleri alçaltan.

Er-Râfi 
Anlamı: Şeref verip yükselten.

El-Mu’ız 
Anlamı: Dilediğini aziz eden.

El-Müzil
Anlamı: Dilediğini zillete düşüren, hor ve hakir eden.

Es-Semi 
Anlamı: Her şeyi en iyi işiten, duaları kabul eden.

El-Basîr
Anlamı: Gizli açık, her şeyi en iyi gören.

El-Hakem 
Anlamı: Mutlak hakim, hakkı bâtıldan ayıran. Hikmet sahibi.

 El-Adl 
Anlamı: Mutlak adil, yerli yerinde yapan.

 El-Latîf 
Anlamı: Her şeye vakıf, lütuf ve ihsan sahibi olan.

El-Habîr 
Anlamı: Her şeyden haberdar. Her şeyin gizli taraflarından haberi olan.


 El-Halîm 
Anlamı: Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan, hilm sahibi.

El-Azîm 
Anlamı: Büyüklükte benzeri yok. Pek yüce.

El-Gafûr 
Anlamı: Affı, mağfireti bol.

Eş-Şekûr 
Anlamı: Az amele, çok sevap veren.

 El-Aliyy
Anlamı: Yüceler yücesi, çok yüce.

El-Kebîr
Anlamı:  Büyüklükte benzeri yok, pek büyük.

El-Hafîz
Anlamı: Her şeyi koruyucu olan.

 El-Mukît
Anlamı: Rızıkları yaratan.

El-Hasîb
Anlamı: Kulların hesabını en iyi gören.

 El-Celîl
Anlamı: Celal ve azamet sahibi olan.

El-Kerîm 
Anlamı: Keremi, lütuf ve ihsânı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden.

Er-Rakîb
Anlamı: Her varlığı, her işi her an gözeten. Bütün işleri murakabesi altında bulunduran.




El-Mucîb
Anlamı: Duaları, istekleri kabul eden.

 El-Vâsi 
Anlamı: Rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden.

El-Hakîm
Anlamı: Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan.

 El-Vedûd
Anlamı: İyiliği seven, iyilik edene ihsan eden. Sevgiye layık olan.

 El-Mecîd
Anlamı: Nimeti, ihsanı sonsuz, şerefi çok üstün, her türlü övgüye layık bulunan.

 El-Bâis
Anlamı: Mahşerde ölüleri dirilten, Peygamber gönderen.

Eş-Şehîd
Anlamı: Zamansız, mekansız hiçbir yerde olmayarak her zaman her yerde hazır ve nazır olan.

El-Hak 
Anlamı: Varlığı hiç değişmeden duran. Var olan, hakkı ortaya çıkaran.

 El-Vekîl
Anlamı: Kulların işlerini bitiren. Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran.

 El-Kaviyy
Anlamı: Kudreti en üstün ve hiç azalmaz.

 El-Metîn
Anlamı: Kuvvet ve kudret menbaı, pek güçlü.

 El-Veliyy
Anlamı: Müslümanların dostu, onları sevip yardım eden.



El-Hamîd
Anlamı: Her türlü hamd ve senaya layık olan.

El-Muhsî
Anlamı: Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen.

El-Mübdi
Anlamı: Maddesiz, örneksiz yaratan.

El-Muîd
Anlamı: Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan.

 El-Muhyî
Anlamı: İhya eden, yarattıklarına can veren.

 El-Mümît
Anlamı: Her canlıya ölümü tattıran.

 El-Hayy
 Anlamı: Ezeli ve ebedi bir hayat ile diri olan.

El-Kayyûm
Anlamı: Mahlukları varlıkta durduran, zatı ile kaim olan.

El-Vâcid
Anlamı: Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, hiçbir şeye muhtaç olmayan.

 El-Mâcid
Anlamı: Kadri ve şânı büyük, keremi, ihsanı bol olan.

 El-Vâhid 
Anlamı: Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan.

 Es-Samed
Anlamı: Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci.

 El-Kâdir
Anlamı: Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan.

El-Muktedir
Anlamı: Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi.

 El-Mukaddim
Anlamı: Dilediğini yükselten, öne geçiren, öne alan.

 El-Muahhir 
Anlamı: Dilediğini alçaltan, sona, geriye bırakan.

El-Evvel
Anlamı: Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan.

El-Âhir
Anlamı: Ebedi olan, varlığının sonu olmayan.



 Ez-Zâhir
Anlamı: Yarattıkları ile varlığı açık, aşikâr olan, kesin delillerle bilinen.

El-Bâtın
Anlamı: Aklın tasavvurundan gizli olan.

El-Vâlî
Anlamı: Bütün kâinatı idare eden, onların işlerini yoluna koyan.

 El-Müteâlî
Anlamı: Son derece yüce olan.

 El-Berr
Anlamı: İyilik ve ihsanı bol olan.

 Et-Tevvâb
Anlamı: Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan.

El-Müntekım
Anlamı: Asilerin, zalimlerin cezasını veren.

 El-Afüvv
Anlamı: Affı çok olan, günahları mağfiret eden.

Er-Raûf
Anlamı: Çok merhametli, pek şefkatli.

Mâlik-ül Mülk
Anlamı: Mülkün, her varlığın sahibi.

 Zül-Celâli vel İkrâm
Anlamı: Celal, azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi.

 El-Muksit
Anlamı: Mazlumların hakkını alan, adaletle hükmeden, her işi birbirine uygun yapan.

El-Câmi
Anlamı: İki zıttı bir arada bulunduran. Kıyamette her mahlûkatı bir araya toplayan.

El-Ganiyy
Anlamı: İhtiyaçsız, muhtaç olmayan, her şey Ona muhtaç olan.

El-Mugnî
Anlamı: Müstağni kılan. İhtiyaç gideren, zengin eden.

El-Mâni
Anlamı: Dilemediği şeye mani olan, engelleyen.

 Ed-Dârr
Anlamı: Elem, zarar verenleri yaratan.

En-Nâfi 
Anlamı: Fayda veren şeyleri yaratan.

 En-Nûr
Anlamı: Âlemleri nurlandıran, dilediğine nur veren.

 El-Hâdî
 Hidayet veren.

El-Bedî
Anlamı: Misalsiz, örneksiz harikalar yaratan. (Eşi ve benzeri olmayan).

 El-Bâkî
Anlamı: Varlığının sonu olmayan, ebedi olan.

 El-Vâris
Anlamı: Her şeyin asıl sahibi olan.

Er-Reşîd
Anlamı: İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren.

 Es-Sabûr
Anlamı: Ceza vermede, acele etmeyen.



27 Eylül 2020 Pazar

Bu Sohbet Nefsinize Çok Ağır Gelecek - Uğur Akkafa
Allahı tanımak nasıl olmalı? Neden Allahı tanımalıyız? Allahı tanımak neden bu kadar önemli? Allahı nasıl tanımalıyız? Nisâ Suresi 136. Ayet '' Ey iman edenler, iman ediniz!'' ayetini nasıl anlamalıyız? Allaha iman etmek ne demek? Allaha iman etmek nasıl olmalı? Dünyaya geliş amacımız nedir? Allahı bilmek, tanımak, tanımaya çalışmak neden bu kadar önemli? Sebepler birer perdedir ne demek? Allahı anlatmak neden önemli? "La İlahe İllallah" ne demek? Allah bizden ne istiyor? Allah bizden nasıl razı olur? İnandığımız Allah'ı nasıl anlatabiliriz? Bu ve bunun gibi soruların cevabını bu sohbette bulacaksınız..


3 Mayıs 2020 Pazar

Öğle Namazı Nasıl Kılınır ?

Öğle namazı kılınışı; sırasıyla 4 rekat sünnet, 4 rekat farz ve 2 rekat son sünnet olmak üzere toplam 10 rekat olarak kılınır.




 Öğle Namazının Dört Rekat Sünneti

1. Rekat
"Niyet ettim Allah rızası için Öğle namazının dört rekat İlk sünnetini kılmaya" diye niyet ederiz
"Allahu Ekber" diyerek İftitah Tekbiri alır ve namaza başlarız.
Euzü-besmele çekeriz
Fatiha Suresini okuruz Kur'an'dan bir sure okuruz
Rüku'ya gideriz. (Sübhâne Râbbiye'l-Azim) 
Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Doğruluruz, tekrar Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )

2. Rekat
Ayağa kalkarak Kıyama dururuz
Besmele çekeriz
Fatiha Suresini okuruz
Kur'an'dan bir sure okuruz
Rüku'ya gideriz (Sübhâne Râbbiye'l-Azim)
Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Doğruluruz, tekrar Secde'ye gideriz Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Oturarak Ettahiyyatu okuruz

3. Rekat
Ayağa kalkarak Kıyama dururuz
Besmele çekeriz
Fatiha Suresini okuruz
Kur'an'dan bir sure okuruz
Rüku'ya gideriz(Sübhâne Râbbiye'l-Azim)
Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Doğruluruz, tekrar Secde'ye gideriz Sübhâne rabbiyel-a'lâ )

4.Rekat
Ayağa kalkarak Kıyama dururuz
Besmele çekeriz
Fatiha Suresini okuruz
Kur'an'dan bir sure okuruz
Rüku'ya gideriz (Sübhâne Râbbiye'l-Azim)
Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Doğruluruz, tekrar Secde'ye gideriz Sübhâne rabbiyel-a'lâ )

Oturarak Ettahiyyatu ve Allâhumme salli, Allâhumme Bârik ve Rabbenâ dualarını okuruz
"Es selâmu aleyküm ve rahmet'ullah" diye sağa ve sola selam vererek namazı tamamlarız.



Öğle Namazının Dört Rekat Farzı



1. Rekat
"Niyet ettim Allah rızası için Öğle namazının dört rekat  farzını kılmaya" diye niyet ederiz
"Allahu Ekber" diyerek İftitah Tekbiri alır ve namaza başlarız.
Sübhaneke'yi okuruz
Euzü-besmele çekeriz
Fatiha Suresini okuruz Kur'an'dan bir sure okuruz
Rüku'ya gideriz. (Sübhâne Râbbiye'l-Azim) 
Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Doğruluruz, tekrar Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )

2. Rekat
Ayağa kalkarak Kıyama dururuz
Besmele çekeriz
Fatiha Suresini okuruz
Kur'an'dan bir sure okuruz
Rüku'ya gideriz (Sübhâne Râbbiye'l-Azim)
Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Doğruluruz, tekrar Secde'ye gideriz Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Oturarak Ettahiyyatu okuruz

3. Rekat
Ayağa kalkarak Kıyama dururuz
Besmele çekeriz
Fatiha Suresini okuruz
Rüku'ya gideriz (Sübhâne Râbbiye'l-Azim)
Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Doğruluruz, tekrar Secde'ye gideriz Sübhâne rabbiyel-a'lâ )

4.Rekat
Ayağa kalkarak Kıyama dururuz
Besmele çekeriz
Fatiha Suresini okuruz
Rüku'ya gideriz (Sübhâne Râbbiye'l-Azim)
Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Doğruluruz, tekrar Secde'ye gideriz Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Oturarak Ettahiyyatu ve Allâhumme salli, Allâhumme Bârik ve Rabbenâ dualarını okuruz
"Es selâmu aleyküm ve rahmet'ullah" diye sağa ve sola selam vererek namazı tamamlarız.

Öğle Namazının İki Rekat Son Sünneti




1. Rekat
"Niyet ettim Allah rızası için Öğle namazının iki rekat Son Sünnetini kılmaya" diye niyet ederiz "Allahu Ekber" diyerek İftitah Tekbiri alır ve namaza başlarız.
Sübhaneke'yi okuruz
Euzü-besmele çekeriz
Fatiha Suresini okuruz Kur'an'dan bir sure okuruz
Rüku'ya gideriz. (Sübhâne Râbbiye'l-Azim) 
Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Doğruluruz, tekrar Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )

2.Rekat
Ayağa kalkarak Kıyama dururuz
Besmele çekeriz
Fatiha Suresini okuruz
Kur'an'dan bir sure okuruz
Rüku'ya gideriz (Sübhâne Râbbiye'l-Azim)
Secde'ye gideriz. Sübhâne rabbiyel-a'lâ )
Doğruluruz, tekrar Secde'ye gideriz Sübhâne rabbiyel-a'lâ )

Oturarak Ettahiyyatu ve Allâhumme salli, Allâhumme Bârik ve Rabbenâ dualarını okuruz
"Es selâmu aleyküm ve rahmet'ullah" diye sağa ve sola selam vererek namazı tamamlarız.

2 Mayıs 2020 Cumartesi

Fatiha Suresi

Fatiha Suresi

1- “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 

2Elhamdulillâhi Rabbi’l-âlemîn. 

3Er-Rahmâni’r-Rahîm. 

4Mâliki yevmi’d-dîn. 

5İyyâke na’budu ve iyyâke neste’în. 

6İhdine’s-sırâta’l-mustakîm. 

7- Sırâta’l-lezîne en’amte aleyhim. Ğayri’l-meğdûbi aleyhim ve le’d-dâllîn.”



1- Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla. 
2- Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. 
3- O, rahmândır ve rahîmdir. 
4- Ceza gününün mâlikidir. 
5- (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
 6- Bize doğru yolu göster. 
7- Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil! Âmin.