8 Şubat 2018 Perşembe

Hacca Gitmek


Hacca gitmek; İslamın beşinci şartıdır.

Mekke-i mükerreme şehrine gidip gelinceye kadar, geride bıraktığı çoluk çocuğunu geçindirmeye yetişecek maldan fazla kalan para ile oraya gidip gelebilecek kimsenin, ömründe bir kere, Kâbe-i şerifi tavaf etmesi ve Arafat’ta durması farzdır.

Müslümanların özel bir zamanda bir ibadeti yapmak kasdıyla Mekke'de bulunmasıdır.

Haccın vücub ve eda şartları vardır.

Vücub şartları şunlardır:

1- Müslüman olmak.

2- Kâfir ülkesinde olanın, haccın farz olduğunu işitmesi.

3- Akıl baliğ olmak.

4- Hür olmak.

5- Nafakadan fazla olarak, hacca götürüp getirecek ve evindekilere yetecek kadar parası olmak.

6- Hac vaktinin gelmiş olması. [Hac vakti, arefe ve bayram günleri olmak üzere, 5 gündür.]

7- Hacca gidemeyecek kadar, kör, hasta, ihtiyar ve sakat olmamak.

Eda şartları da şunlardır:
1- Hapsedilmiş veya yasaklı olmamak.

2- Hac için gideceği yolda ve hac yerinde selamet ve emniyet olması.

3- Kadının, kocasının veya ebedi mahrem akrabasından fâsık ve mürted olmayan akıl baliğ veya mürâhık bir erkekle beraber gitmesi lazımdır. Bunun yol parasını verecek kadar, kadının zengin olması da lazımdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Kadın, yanında bir mahremi olmadan hacca gidemez!" (Bezzar)

(Şafii’de, mahremsiz olarak, kadınlar farz olan hacca gidebilir. Kadının mahreminin hac yolunda ölmesi, Şafii’yi taklit etmesi için özür olur.) Erkeksiz kadın hacca gidemez. Giderse, haccı sahih olursa da, haramdır.

Erkeğiyle gidince de, otelde, tavafta, say’da ve taş atarken, erkekler arasına karışması haccın sevabını giderdiği gibi, büyük günaha da girer.

4- Kadın, iddet halinde olmamak.

(Vücub şartları bulunmakla beraber, eda şartları da kendisinde bulunanın, o yıl hacca gitmesi farz olur. O yıl, hac yolunda ölürse hac sâkıt olur. Vekil gönderilmesi için vasiyet etmesi gerekmez. O yıl gitmezse, günah olur. Sonraki yıllarda, hac yolunda veya evinde hasta, hapis veya sakat olursa, yerine başkasını, bedel [vekil] göndermesi veya bunun için vasiyet etmesi gerekir. Vekil gönderdikten sonra iyi olursa, kendinin gitmesi de lazım olur. Sonraki senelerde hacca giderse, tehir günahı af olur.)
Zekat Vermek


Zekat vermek; İslamın dördüncü şartıdır.

Nisap miktarı yani borçlarını düştükten sonra alacaklarıyla beraber elinde 96 gram değerinde, para veya ticaret malı olanın kırkta birini zekat vermesi farzdır.

Zekat maddi durumu iyi olan herkesin, her sene fakir veya muhtaçlara verilmesi gereken sadakadır.

Meyve ve tarla mahsulünün de onda birini fakire vermek farzdır. Bu onda bir zekata da uşur denir.

"Zekat vermeyene Allahü teâlâ lanet eder." (Nesai)

Zekat kimlere verilir:
1- Fakirler: Dini ölçülere göre zengin sayılmayan, nisab miktarı malı olmayan kimselerdir.
2- Yoksullar: Hiçbir şeyi olmayanlar.
3- Borçlular: Borcundan fazla nisab miktarı mala sahip olmayanlar.
4- Yolcu: Memleketinde malı olduğu halde yolda parasız kalan, elinde bir şey bulunmayan kimselerdir. (Bunlara memleketlerine varacak kadar zekât verilebilir.)
5- Allah Yolundakiler: Bunlar cihad veya hac için yola çıkıp parasız kalanlar ile işini gücünü bırakıp kendisini ilme vermiş olan kimselerdir.

Zekat Verirken Şu Sıra Gözetilmeli: 


Önce kardeşler, kardeş çocukları, amca, hala, dayı ve teyze, sonra diğer akraba ve komşular, bunlardan sonra mahallesinde ve oturduğu memleketteki fakirler. Aldığı zekât parasını günah yolunda harcayacak veya israf edecek olan kimselere değil, gerçek ihtiyaçları için harcayan fakirlere vermek daha iyidir.


Eksiğimiz kusurumuz Hatamız var İse Allah bizi affetsin inşallah.
Haklarınızı Helal edin bizlere...
Oruç Tutmak


Oruç tutmak; İslamın üçüncü şartıdır. Ramazan ayında, bir ay oruç tutmak farzdır. Tutmamak büyük günahtır.

Oruç; niyet ederek tan yerinin ağarmaya başlamasından (imsak vaktinden) itibaren güneş batıncaya kadar yememek, içmemek ve cinsel ilişkiden uzak durmak suretiyle yerine getirilen bir ibadettir.

Her Müslümanın ramazan ayında fecrin başlamasından ki bu sabah namazından güneş batıncaya akşam namazına kadar yemeyi, içmeyi ve şehevi arzuları terk ederek oruç tutmaladır.

Oruç, yalnız aç ve susuz kalmak değildir. Bir hayvanı veya inanmayan bir kimseyi bir odaya hapsedip aç, susuz bırakmakla oruç tutturulmuş olmaz. Oruçtan maksat, sabır, şükür, nefis terbiyesidir.
Oruç, hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır.
Orucun müslümanlara farz olduğu Bakara sûresindeki:
"Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz." 183. ayetiyle bildirilmiştir. Ayrıca aynı sûrenin 185. âyetinde de "sizden her kim bu aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin." buyurularak oruç ibadetinin yerine getirilmesi emredilmiştir. Peygamber Efendimiz de, İslâm'ın beş temelinden birinin Ramazan ayında oruç tutmak olduğunu bildirmiştir.
Peygamberimiz şöyle buyuruyor:
"Cennette "Reyyan" denilen bir kapı vardır. Bu kapıdan kıyamet gününde Cennete yalnız oruçlular girerler; o kapıdan onlardan başka hiç bir kimse giremez."


Eksiğimiz kusurumuz Hatamız var İse Allah bizi affetsin inşallah.
Haklarınızı Helal edin bizlere...
Namaz kılmak


Namaz kılmak; ibadetlerin en üstünüdür. İslamın ikinci şartıdır.

Namaz, İslam'ın beş şartından biri olan, günün belli vaktilerinde ve abdest alınarak yerine getirilen ibadettir.

Namaz kılmak, akllı olan ve büluğ çağına giren her erkek ve kadın müslümana farzdır.

Adem aleyhisselamdan beri, her dinde bir vakit namaz vardı. Hepsinin kıldığı bir araya toplanarak, Hz. Muhammed aleyhisselama inananlara farz edildi.

"Ey iman edenler, rüku edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz." (Hac Suresi, 77)

Namaz, Allahü tealaya ve Resûlüne imandan sonra, bütün amel ve ibadetlerden daha üstün bir ibadetdir.

Dinimizde ilk emredilen farz namazdır. "Namaz, müminlere belli vakitlerde farz kılındı." (Nisa, 103).

Kıyametde de, imandan sonra ilk soru namazdan olacaktır. 

Namaz, İslam dininde imandan sonra en kıymetli ibadetdir. Allahü teala, kullarının yalnız kendisine ibadet etmeleri için namazı farz etdi. Kur’an-ı kerîmde yüzden fazla ayet-i kerimede (namaz kılınız!) buyurulmakdadır. Hadis-i şerifde, (Allahü teala, hergün beş vakit namaz kılmayı farz etti. Kıymet vererek ve şartlarına uyarak, hergün beş vakit namaz kılanı Cennete sokacağını, Allahü teala söz verdi) buyruldu.

Namaz, dinin direğidir. Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki; Başsız insan olmadığı gibi, namazsız da din olmaz.


Eksiğimiz kusurumuz Hatamız var İse Allah bizi affetsin inşallah.
Haklarınızı Helal edin bizlere...
Kelime-i Şehadet getirmek



Kelime-i Şehadet getirmek; islamın 5 şartından ilki şehadet getirmektir. Kelime-i Şehadet İslam'ın en özlü bir ifadesidir.


Kelime-i Şehadet: "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü" demektir.

Anlamı: "Ben şehadet ederim ki, (Yani görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki) Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed aleyhisselam Onun kulu ve resulüdür." 


Kelime-i Şehadet'in ilk kısmında Allah'tan başka ilah olmadığına, ikinci kısmında ise Hz. Muhammed'in (s.a.v) Allah'ın kulu ve rasulü olduğuna tanıklık edilir. Kelime-i Şehadet bu tanıklığın dille açıklanması anlamına gelmektedir.

Resulullaha inanmak demek, Onun bildirdiklerinin tamamını kabul etmek, inanmak ve hepsini beğenmek demektir.


Eksiğimiz kusurumuz Hatamız var İse Allah bizi affetsin inşallah.
Haklarınızı Helal edin bizlere...
İslamın şartları



İslamın şartları, 5 tanedir. İslamın şartları aşağıda tek tek açıklanmıştır. İslamın şartları sırasıyla: Şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir. Şehadet etmek dışındaki şartlar ameli yani davranışsal şartlardır.

İslamın Şartları:

1- Kelime-i Şehadet getirmek

2- Namaz kılmak

3- Oruç tutmak

4- Zekat vermek

5- Hacca gitmek



Eksiğimiz kusurumuz Hatamız var İse Allah bizi affetsin inşallah.
Haklarınızı Helal edin bizlere...
Garib usulü Tevhid zikri



La ilahe illallah (Kelimei Tevhid) zikrini anlamını tefekkür ederek ve idrak ederek okumaya ve anlamaya vesile olması niyeti ile bu şekilde okumaya çalıştık ve videoyu da bu amaca uygun olarak hazırlamaya çalıştık. İnşallah video amacına ulaşır. Zira gerçekten tefekkür ederek yapılan 1 (bir) Tevhid, milyonlar kıymetindedir. Önemli tasavvuf eserlerinin hemen hemen hepsinde anlatılmaya çalışılan tefekkür ile zikir geçmektedir. Hatta kısaca buna murakabe de diyebiliriz. Murakabe: Allah'ı görüyormuşcasına, onun huzurunda imiş gibi ibadetleri ve yaşamın tamamını bu şekilde geçirmeye denir. Buradaki kısıtlı alana şimdilik bu kadar yazalım. inşallah önümüzdeki günlerde daha iyi videolar hazırlamak nasip olur.

Alıntıdır...

Eksiğimiz kusurumuz Hatamız var İse Allah bizi affetsin inşallah.
Haklarınızı Helal edin bizlere...
En Güzel dualar


"Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm" (Bakara Suresi, 186. ayet)
En Güzel Dualar:
  • Allah'ım sen affedicisin, cömertsin, affetmeyi seversin, beni de affet.
  • Allah’ım , bize dünya ve ahirette iyilik ver, bizi cehennem azabından koru.
  • Allah’ım, şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım işlerin şerrinden sana sığınırım.
  • Allah’ım, senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim.
  • Allah’ım, bizleri sıkıntıyla, hastalıkla ve sevdiklerimizle imtihan etme.
  • Namaz dışında başımızı öne eğdirme Allah'ım.
  • Allah’ım, yaratılışımı güzelleştirdiğin gibi ahlakımı da güzelleştir.
  • Allah’ım, bize çok sabır ver, Müslüman olarak canımızı al.
  • Allah’ım, bana hikmet ver ve beni salihler arasına kat.
  • Bizi doyurup içiren ve bizi Müslümanlardan eyleyen Allah’a hamd olsun.
  • Allah’ım, beni ve neslimi namazı devamlı kılanlardan eyle.
  • Allah’ım, sana ve Resulüne itaat etmemizi ve bildirdiklerinle amel etmemizi nasip eyle.
  • Allah’ım, günahlarımızı rahmetinle af ve mağfiret eyle. Ölülerimizi de mağfiret eyle, yaşayanlarımıza hayırlar ihsan et.
  • Ey kalpleri halden hale çeviren Allah’ım, kalbimi dinin üzere sabit kıl.
  • Allah’ım, kabir azabından, kalbin vesvesesinden, işlerin dağınıklığından sana sığınırım.
  • Allah’ım, sağlığın hastalığa çevrilmesinden, birden bire gelip çatacak azabından ve bütün gazabından sana sığınırım.
  • Allah’ım, seni anmak, sana şükretmek, sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et.
  • Allah’ım, dualarımın kabul olmasını engelleyen tüm günahlarımı affet...

Eksiğimiz kusurumuz Hatamız var İse Allah bizi affetsin inşallah.
Haklarınızı Helal edin bizlere...

7 Şubat 2018 Çarşamba

Kaderin Hayrın ve Şerrin Allah'tan Geldiğine İnanmak

 Kaderin, hayrın ve şerrin Allah'tan geldiğine inanmak: Kader, hayır ve şerrin Allahü tealadan olduğuna imandır. İmanın altıncı şartıdır. Kaderin, hayır ve şerlerin hepsinin Allahü tealadan olduğuna iman etmeyi bildirmektedir.

Hayır, Allahü tealanın emrettiği, sevdiği ve hoşnut olduğu davranışlar demektir.
Şer, Allahü tealanın hoşnut olmadığı, sevmediği, meşrû olmayan, işlenmesi durumunda kişinin ceza ve yergiye müstehak olacağı davranışlar demektir.
Kader, Allahü tealanın, bir şeyin varlığını ezelde dilemesine kader denilmiştir.
Kaza, Allahü tealanın ezelde irade ettiği ve takdir buyurduğu şeylerin zamanı ge­lince, her birisini ezeli ilim, irade ve takdirine uygun biçimde meydana getirmesi ve yaratmasıdır.

Peygamber efendimiz, bu ayet-i kerimeleri açıklamıştır.

"Kadere inanmak, iman esaslarındandır." (Ebu Davud, Tirmizi)
"Kadere inanmayan imanın gerçeğine erişmez." (Nesai)

"Kaderi inkâr edenin İslam’dan nasibi yoktur." (Buhari)
"Kaderi inkâr edene, bütün peygamberler lanet eder." (Taberani)

İnsanlara gelen hayır ve şer Allahü tealanın takdir etmesi ile meydana gelir.

"Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216)

"Yaptıkları küçük büyük her şey, satır satır kitaplarda yazılmıştır." (Kamer 52, 53)

"Biz, her şeyi kader ile (bir ölçüye göre) yarattık." (Kamer 49)

"Bir kişi, kaderin, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmadıkça, mümin sayılmaz." (Tirmizi


Eksiğimiz kusurumuz Hatamız var İse Allah bizi affetsin inşallah.
Haklarınızı Helal edin bizlere...
Ahiret Hayatına İman

Ahiret hayatına iman: Ahiret, ölümden sonra insanların tekrar dirilmesiyle başlayan ve ebediyen devam eden bir hayattır.

İmanın beşinci şartı, Ahiret gününe imandır. Ahirete, öldükten sonra dirilmeye inanmak imanın şartlarındadır. Ahiret hayatı insanın öldüğü gün başlar.

Ölümden önceki hayata Dünya hayatı, ölümden sonraki hayata Ahiret hayatı denir. Ahiret hayatı üçe ayrılır:
1- Kabir hayatı (Mezardan kalkıncaya kadar olan zaman)
2- Kıyamet hayatı (Dirilip Cennete veya Cehenneme gidinceye kadar olan hayat)
3- Cennet ve Cehennem hayatı (Ebedi kalınacak hayat)

İnsana hayat ve canlılık veren ruh, insanın ölümü ile bedenden ayrılır ve ruhlar alemine gider.

"Ahiret daha hayırlı ve bâkîdir." (Alâ 17)

"Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir." (Âl-i İmran 185)

Kıyametin kopma zamanı gelince İsrafil adlı melek Allah’ın emriyle Sûra üfleyecek bütün bu alemin düzeni bozulacak, her şey alt üst olup taş üstünde taş kalmayacak ve bu dünya hayatı son bulacaktır. Kıyametin ne zaman kopacağı bildirilmedi. Peygamber efendimiz (s.a.s.) birçok alametlerini ve başlangıçlarını haber verdi:

Hazret-i Mehdi gelecek, İsa aleyhisselam gökten inecek, Deccal çıkacak. Yecüc Mecüc denilen kimseler her yeri karıştıracak. Güneş batıdan doğacak. Büyük depremler olacak. Din bilgileri unutulacak. Fısk, kötülük çoğalacak. Dinsiz, ahlaksız kimseler Emir olacak, Allahü teâlânın emirleri yaptırılmayacak. Haramlar her yerde işlenecek, Yemenden bir ateş çıkacak. Gökler ve dağlar parçalanacak. Güneş ve Ay kararacak. Denizler birbirine karışacak ve kaynayıp kuruyacaktır.

Öldükten sonra, yine dirilmeye inanmak lazımdır. Kemikler, etler çürüyüp toprak ve gaz olduktan sonra, bedenler, tekrar yaratılacak, ruhlar bedenlerine girip, herkes mezardan kalkacaktır. Bunun için, bu zamana, Kıyamet günü denir.


Eksiğimiz kusurumuz Hatamız var İse Allah bizi affetsin inşallah.
Haklarınızı Helal edin bizlere...
Peygamberlere İman


Peygamberlere iman: Peygamber, Allah ile insanlar arasında elçi olarak görevlendirilen Allah'ın emirlerini bildiren doğru yolu gösteren Allah elçileridir. Peygamberler insanlara yol gösterici olarak gönderilmiştir.

Allahü Tealanın peygamberlerine inanmak, iman etmek imanın 4. şartıdır. Müslümanlar, peygamberlerin hepsine inanarak iman eder. Peygamberlere iman etmek, aralarında hiçbir fark görmeyerek, hepsinin Allahü teala tarafından seçilmiş sadık, dogru sözlü olduklarına inanmak demekdir.

İşte, bu gerçekleri insanlara öğretmek, dünya ve ahirette mutlu olmanın yollarını göstermek için Yüce Allah Peygamberlerini görevlendirmiştir.
Peygamberler en doğru bir şekilde insanlara Allah'ı tanıtmışlar, inanç esaslarını, ibadet şekillerini öğretmişlerdir. Dini hükümleri ve güzel ahlâk ilkelerini açıklamışlar, kendileri de söylediklerini yaparak insanlara örnek olmuşlardır.

Peygamberler, Allah'ın emirlerini yapanları cennetle müjdelemişler, yapmayanların ise cehennem azabı ile cezalandırılacaklarını haber vermişlerdir.

Yeni din ve ahkam getiren Peygamberlere Resûl denir. Yeni bir din getirmeyip, insanları, önceki dine davet eden Peygamberlere Nebî denir.

İlk peygamber Hz.Âdem (a.s.), son peygamber bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'dir. Bu ikisinin arasında birçok peygamber gelmiştir. Peygamberlerden yirmi beş tanesinin ismi Kur'an-ı Kerim'de geçmektedir. Ancak peygamberlerin sayısı çok daha fazladır.
Kur'an-ı Kerim'de adları geçen peygamberler şunlardır: 
1- Âdem, 
2- İdris, 
3- Nuh, 
4- Hûd, 
5- Sâlih, 
6- Lût, 
7- İbrahim, 
8- İsmail, 
9- İshak, 
10- Yâkub, 
11- Yûsuf, 
12- Şuayb,
13- Hârun, 
14-Mûsa, 
15- Dâvud, 
16- Süleyman, 
17- Eyyûb, 
18- Zülkifl,
19- Yûnus, 
20- İlyas, 
21- Elyesa, 
22- Zekeriyya, 
23- Yahya, 
24- İsa, 
25- Muhammed (s.a.s.)


Eksiğimiz kusurumuz Hatamız var İse Allah bizi affetsin inşallah.
Haklarınızı Helal edin bizlere...
Kitaplara İman


Kitaplara iman: Allahü Teala, kullarına peygamberleri aracılığıyla kitaplar göndermiştir. Bu kitaplarda, Allah'ın emirleri ve yasakları bildirilmiş, kulların yapması gereken görevler öğretilmiş, dünya ve ahirette mutlu olmanın yolları gösterilmiştir. 

Allahü Tealanın kitaplarına inanmak, iman etmek imanın 3. şartıdır. Müslümanlar, peygamberlere gönderilen kitapların hepsine inanarak iman eder.

Allahü teala bu kitâbları, bazı Peygamberlere Cebrâîl ismindeki melekle vahiy ederek, yanî okutarak, bazılarına ise, levhalar üzerine yazılı olarak, bazılarına da, meleksiz iiittirerek, indirdi. Hepsi Allahü tealanın kelamıdır.

Semavi kitablardan bize bildirdikleri 104 tanedir. Bunlardan 100’ü küçük kitaptır. Bu küçük kitaplara suhuf (sahife) denir. Diğer dört tanesi ise 4 büyük kitabtır.

100 suhuf kitap şu Peygamberlere inmiştir: 
10 suhufu, Adem aleyhisselama,
50 suhufu, Şit aleyhisselama,
30 suhufu, İdris aleyhisselama,
10 suhufu, İbrahim aleyhisselama.

Dört büyük kitap ise şu Peygamberlere inmiştir:
Tevrat, Musa aleyhisselama,
Zebur, Davud aleyhisselama,
İncil, İsa aleyhisselama,
Kur'an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed aleyhisselama.

Kur'an-ı Kerim, bütün ilahi kitapların hükümlerini nesh etmiş, yani yürürlükten kaldırmış ve bu hükümleri kendisinde toplamıştır. Bugün, bütün insanların Kur'an-ı Kerime tabi olmaları gereklidir.

Kur'an-ı Kerim'in gelmesi ayet ayet olmuş ve 23 senede tamamlanmıştır. Kur'an-ı Kerim, 114 sûre, 6236 ayetdir. Kur'an-ı Kerim, kıyamete kadar geçerlidir. Geçersiz olmaktan ve insanların değiştirmelerinden korunmuştur. Kur'an-ı Kerimde eksiklik veya fazlalık olduğuna inanan, Allahü tealaya inanmamış olur. 

"Kur’anı biz indirdik, elbette yine onu biz koruyacağız." (Hicr 9)

"Kur’an, eşi benzeri olmayan bir kitaptır. Ona önünden, ardından [hiçbir yönden, hiçbir şekilde] bâtıl gelemez [hiçbir ilave ve çıkarma yapılamaz. Çünkü] O, kâinatın hamd ettiği hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafından indirilmiştir." (Fussilet 41-42)

Kur'an-ı Kerim indirildiğinden beri hiçbir değişikliğe uğramamış, bundan sonra da uğramayacaktır. Kur'an-ı Kerim, Allah kelâmıdır.

Eksiğimiz kusurumuz Hatamız var İse Allah bizi affetsin inşallah.
Haklarınızı Helal edin bizlere...